TürkMANİA | Türkiye'nin En Seviyeli Forum Sitesi
Arkadaşlarınızla Sınırsız Paylaşım Ve Eğlence Için Seviyeli Bir Forum Ve Arkadaşlık Portalı TurkMania Sizleri Bekliyor.

Üye Değilseniz Kayıt Ol Linkinden Kayıt Olabilirsiniz.Bu ilk Ziyaretinizse Yardım Linkinden Yararlanabilirsiniz. Tüm Ozelliklerimizden Yararlanmak Için Lütfen Üye Olun....

EN IYI PAYLASIM SITESI

Sessizligin Bozuldugu Yer


FORUMUMUZA KAYIT OLAN 400 CU UYEMIZE V.I.P UYELIK HEDIYE VERIYORUZ !!! Forumumuza 500 cu uye olarak kayit yapan kisiye 2 aylik V.I.P Uyelik Hediye Veriyoruz TürkMania Yönetimi

"TürkMania | PayLa$im Platformu Fan Grubu"
"Türkmania Community @ Twitter"
https://twitter.com/TurkManiaForum

"Türkmania Community @ Facebook"
Türkmania Community
TürkMANİA | Türkiye'nin En Seviyeli Forum Sitesi
Arkadaşlarınızla Sınırsız Paylaşım Ve Eğlence Için Seviyeli Bir Forum Ve Arkadaşlık Portalı TurkMania Sizleri Bekliyor.

Üye Değilseniz Kayıt Ol Linkinden Kayıt Olabilirsiniz.Bu ilk Ziyaretinizse Yardım Linkinden Yararlanabilirsiniz. Tüm Ozelliklerimizden Yararlanmak Için Lütfen Üye Olun....

EN IYI PAYLASIM SITESI

Sessizligin Bozuldugu Yer


FORUMUMUZA KAYIT OLAN 400 CU UYEMIZE V.I.P UYELIK HEDIYE VERIYORUZ !!! Forumumuza 500 cu uye olarak kayit yapan kisiye 2 aylik V.I.P Uyelik Hediye Veriyoruz TürkMania Yönetimi

"TürkMania | PayLa$im Platformu Fan Grubu"
"Türkmania Community @ Twitter"
https://twitter.com/TurkManiaForum

"Türkmania Community @ Facebook"
Türkmania Community
TürkMANİA | Türkiye'nin En Seviyeli Forum Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


        TürkMANİA | Türkiye'nin En Seviyeli Forum SitesiHoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz :
Mesaj Sayınız : 16777215

 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  OyunOyun  

Design By TürkMania
Powered By phpBB™ 2.0 Copyright © 2008 - 2012
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
TAKIP ET
CANLI DESTEK

HIZLI MENU

TURKMANIA FORUM
ANASAYFA İLETİŞİM Z.DEFTERİ SOHBET ODAM



En son konular
» ESET Smart Security 5.0.95.0 SERIAL
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Emptytarafından medcezir45 10/12/2014, 20:41

» Norton Antivirus 2012 serial key full serial
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Emptytarafından ahmetxx 6/7/2014, 05:38

» Norton Internet Security 2012+Keygen+Serial
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Emptytarafından ahmetxx 6/7/2014, 05:19

» AutoCAD/AutoDesk sifreleri
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Emptytarafından serkan123456789 24/11/2013, 02:13

» Autocad 2012 x64 (64bit) + (Product key and Xforce keygen)
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Emptytarafından suris 29/5/2013, 22:34

» Avast'ın 6 yıllık Lisans Anahtarı
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Emptytarafından ermangel 5/5/2013, 19:55

» Uniblue Registry Booster 2012 serial number
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Emptytarafından mustafaemin1234 30/4/2013, 13:09

» NORTON INTERNET SECURITY 2012 serial number
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Emptytarafından delke 21/4/2013, 10:32

En bakılan konular
ESET Smart Security 5.0.95.0 SERIAL
Uniblue Registry Booster 2012 serial number
Norton Internet Security 2012+Keygen+Serial
Binlerce Mükemmel Programlar [Full] 2
+18 Cirilciplak kiz resimleri
Başka forum yazılımlarından SMF'ye nasıl geçilir?
Osmanlı Devleti hakkında herşey
Dost Site Eklemek
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Autocad 2012 x64 (64bit) + (Product key and Xforce keygen)
En aktif konular
Osmanlı Devleti hakkında herşey
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
ESET Smart Security 5.0.95.0 SERIAL
bütün üyeler,moderatörler,adminler,kısacası herkes 100den geriye sayalım yoklama başlasın
Osamanlı Minyatürleri
Uniblue Registry Booster 2012 serial number
Burçlar Arası Uyum
Norton Internet Security 2012+Keygen+Serial
Çorbalar
Tüm diyetler
Sosyal yer imi
Sosyal yer imi reddit      

Sosyal bookmarking sitesinde TürkMANİA | Türkiye'nin En Seviyeli Forum Sitesi adresi saklayın ve paylaşın
Cudi'de Çatışma! 4 Polis Şehit!
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Empty21/3/2012, 11:38 tarafından TurkMania
Şırnak'ın Cudi Dağı'nda güvenlik güçleri ile bölücü terör örgütü mensupları arasında çıkan çatışmada 4 polis şehit oldu.


Şırnak'ın Cudi Dağı'nda güvenlik güçleri ile bölücü terör örgütü mensupları arasında çıkan çatışmada, 4 polis şehit oldu.

PKK terör örgütü, Şırnak ile Silopi arasında bulunan Cudi Dağı'nda güvenlik güçlerine pusu kurdu. Teröristler, uzun namlulu silahlarla ateş açtı. Güvenlik güçleri, karşılık verdi. Çatışmada 4 polis şehit oldu.

Yaralı polislerin helikopterle Şırnak Asker Hastanesi'ne kaldırıldığı öğrenildi.

Çatışmanın devam ettiği belirtiliyor.

Yorum: 0
Kimler hatta?
Toplam 227 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 227 Misafir

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 288 kişi 21/9/2024, 14:59 tarihinde online oldu.
Dost Siteler
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg CEMIL BUDAK
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg NIKE FORUM
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg HABABAM
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg WP.PL
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg INTERNETHABER
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg ONLINE SOCCER
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg INTERNET SPOR
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg ALLEGRO
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg ULTRAPANEL
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg POLSKA INFO
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg REPOOL MANIFO
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg RUTOR
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Star1eg ODNOKLASSNIKI
REKLAM

Reklam Alanı Aylık 5 TL Reklam Ver
REKLAM

REKLAM

REKLAM

REKLAM

REKLAM

TOPLIST


Webmasterim.Com
Zirve100 Site ekle
Forum Siteleri
traceroute
Anahtar-kelime

 

 Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
efem003
Diamond-Grafiker
Diamond-Grafiker
efem003


TürkMANİA | 1327 Gündür Sizlerle...2008 - 2012
Mesaj Sayısı : 1718

Cüzdan:
Para Para: 1546
Odun Odun: 3542
ViP ViP: 0

Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Empty
MesajKonu: Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi   Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Empty19/5/2009, 10:20

Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi

(Psikanalitik Bakışlar 2005; Aktarım-Karşıaktarım Sempozyumu 22 Ekim 2005 Boğaziçi Üniversitesi'nde sunulmuştur.)
Chris Joannidis
Irkçılığın temel diyalektiği olarak gördüğü Kendilik ve Öteki arasındaki karmaşık etkileşimi inceleyen Fransız filozof V. Jankelevitch şunları yazmıştır:
Neredeyse benim gibisin. Aramızdaki benzerlik o kadar açık ki dünyanın gözünde sen benim kardeşimsin. Fakat, dürüstçe ifade etmek gerekirse, sen benim kardeşim değilsin. Benim kimliğim, seninle bağlantılı olarak, , kesinlikle senden farklı olan yönlerimden oluşmaktadır. Bana ne kadar çok benzersen bu önemli farklılıkları görmek o derece zorlaşır. Bizim benzerliğimiz bana özel ne varsa onu yok etme tehditini getirmektedir. Dolayısıyla sen benim sahte kardeşimsin. Senden nefret etmekten başka seçeneğim yok, çünkü sana karşı öfkelenmemle kendi eşsizliğimi koruyorum.(Berman, 1994).

Freud “küçük farklılıkların narsisizmi” terimini aynı durumu tanımlamak için kullanmıştır ve bunun içinde nefret, düşmanlık ve güçlü yansıtmaların yanı sıra şunlar fark edilebilir:
• ya Kendiliğin yüceleştirilmesine eşlik eden Ötekinin kötülenmesi, ve biri onun yakınına geldiği takdirde kirlenmekten korkması,
• ya da tersi, Ötekinin yüceleştirilmesi, Kendiliğin kötülenmesi ve reddedilmesi ve asla sona ermeyen bir şekilde Ötekinin taklidi ve Öteki olarak kabul edilme arzusu.
Bunlar ırkçılığın kolayca fark edilebilen yapı taşlarıdır.
Bu tip düşünceleri tartışmamızın çerçevesi yaparak, “psikanalitik yönelimli terapiler” adıyla tanıdığımız, resmileştirilmiş psikolojik müdahelelerin oldukça geniş yelpazesini ele almaya çalışacağız. Bu öyle bir yelpazedir ki içindeki farklılıklar her zaman derece farklarıdır ve asla kesin değillerdir. Mutlak bir kesme noktasının olmayışı, başlangıçtaki amacı, yani psikanalizin ve psikanalitik psikoterapinin (destekleyici ya da duygulara ifade veren psikoterapi değil) ne olduğuna dair açık bir tanımın yapılmasını esasında ulaşılmaz kılar (Wallerstein, 1988a).
Bu noktada, bazı psikanalistler tarafından ortaya konan, aslında psikanalitik psikoterapinin varolmadığına dair maksimalist görüş açısından söz etmek önemlidir. Onların iddialarına göre, analistin her yaptığı ya psikanalizdir ya da tamamen farklı bir şeydir, bu yüzden bahsetmeye bile lüzum yoktur . Aynı şekilde analistin her söylediği şey “yorum”dur. Onlara göre, teknikteki ya da odaktaki herhangi bir değişiklik analitik tutum ve çerçeve içindeyse bu hala psikanalizdir (Aisenstein, 2003). Bana göre bu, psikanalizin topluma sağladığı terapötik getirilerin uyumunu, devamlılığını ve işe yararlığını korumak için farklılıkları eşitleyen zorba ve aslında faydacı bir pozisyondur. Felsefecilerin “hiç bir şey dışarıda kalamaz, çünkü sadece dışarıda olmak fikri [şüphe ile karşılanır]” çıkarımından bildiğimiz Öteki'nin Aynı'ya indirgenmesi için kullandıkları terim olan “totalizasyon”u anımsatır (Adorno & Horkheimer, 1979).
Bu nedenle, yapay tanımlamalara başvurmadan bu araştırmaya verimli bir bulanıklık ile giriyoruz. Her alanın farz edilen sınırlarına odaklanacağım için sunacağım görüşler biraz abartılı görünebilir, fakat amaç daima, birbirinin içine geçen sınır alanlarını açığa kavuşturmaya çalışmak olacaktır.

Paylaşılan İlkeler
• Başlangıç, Freud'un yazılarıdır
• Bilinçdışının varlığına inanmak ve temel amaç olarak bilinçdışının incelenmesi
• Aktarımın varlığına dair inanç ve çalışmada neler olup bittiğini anlamak için aktarım kavramının kullanılması
• Kişisel analizin eğitimin olmazsa olmaz bir parçası olması
• Teknik olarak nötralite ve sözel yorumların kullanılması ve öneri, destek ve eylemden kaçınılması
• Sürecin çalışma biçiminin büyük içsel dönüşümlere (diğer adıyla psişik değişime) dayandığına dair inanç.

Uygulama alanındaki Parametreler
• Sıklık (her hafta):
Aralığın iki ucu (haftada 1 kez ya da 5 kez) ayrımı yapmaya yardımcı olsa da tek başına hiç biri, özellikle de aralığın ortasında yer alanlar, tanımlamayı yapmak için güvenilir değildir. Haftada 2 kez olan ve psikanalizin tüm özelliklerini taşıyan vakalar olduğu gibi, haftada 5 kez olup psikoterapi olanlar da vardır.
• Yüz yüze veya divan kullanma:
Yine bu da tek başına tanımlama yapmak için güvenilir değildir. Bir çok analist değişik sıklıklarda yaptıkları yüz yüze analizler olduğunu bildirmişlerdir .

• Süre:
Aylardan çift rakamlı yıllara kadar uzanır, ikisi de olabilir.
• Kuramsal yaklaşımlar – bir ya da birden fazla psikanaliz (Wallerstein, 1988b):
Keyfi bir seçim psikanaliz adı altında var olan yaklaşımların çeşitliliği hakkında bilgi verebilir, örneğin,
• Tırnak içinde, Klasik Psikanaliz
• Ego Psikolojisi
• Kendilik Psikolojisi
• Üç İngiliz grubu
• Lacanien Okullar
• Öznelerarası Psikanaliz
• İlişkisel-Kişilerarası Psikanaliz
• Latin Amerikan Okulları
Vb.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
efem003
Diamond-Grafiker
Diamond-Grafiker
efem003


TürkMANİA | 1327 Gündür Sizlerle...2008 - 2012
Mesaj Sayısı : 1718

Cüzdan:
Para Para: 1546
Odun Odun: 3542
ViP ViP: 0

Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Empty
MesajKonu: Geri: Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi   Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi Empty19/5/2009, 10:20

Eğitim / Unvan
Kişinin eğitimini aldığı Enstitü veya Cemiyet, verdiği eğitimi ne için verdiğini açıkça belirtir. Ayrıca mezunlarına verdiği niteliklerin kazandıracağı unvanı kesin olarak belirtir. Bu ne yazık ki, birisinin kendisine verilmediği halde bir unvanı zorla kullandığı durumlarda altta yatan sahte vicdanı ya da kasıtlı kötü niyet ihtimalini silemez. Buna örnek, bir psikanalistin kendisine psikoterapist demesi ki Kernberg (1999) buna “vahşi psikoterapi” der ve bunun oldukça iyi bilinen zıt örneği Freud'un tanımladığı “vahşi psikanaliz”dir.
Şüphesiz ki bu, o uzmanın kendi bilim dalı ve eğitimi ile ilgili olduğu kadar, etkisinde olduğu içsel nesne ilişkileri ile de ilgilidir.

Teknik / Temel
• Amaçlar
• Müdahalelerin doğası ve vurgusu
• Uzman tarafından alınan konum ve karşı aktarım çerçevesi (Faimberg, 1922)
Olası farklılıklar bu alanlarda ayırt edilebildiği için makalenin geri kalanı bunlara odaklanacaktır.
Şimdi hayali bir öznel alana geçelim:
Bir psikanaliz cemiyetinin eğitimini tamamlamış hayali bir üye kendi hakkında neler söyler acaba? Çalışırken olmadığı ve (ideal olarak) kendini onlarla meşgul etmediği hususlar nelerdir:
• Belli bir amaca sahip olmayacaktır. Ne belirtilerin yok olması ne de ruhsal acının ortadan kalkması onu teskin etmeyecektir . Onun kendilik-bilgisi yolculuğunun gerçekleşebileceği çevreyi sağlamaktan başka bir işi olmayacaktır. Bu meslekteki diğerleri gibi bu kendilik-bilgisi sürecinin kendisinin terapötik olduğuna inanacaktır (Spillius, 2002).
• O, “eyleme dökme” (acting out) davranışını önlemeyi amaçlayan müdahaleler için sorumluluk almayacaktır. Analizanı bu araştırma ve keşif yolculuğunda eşit bir partner olarak görecektir.
• Analizandan gelen bazı ayrıntıları ve olası sözel olmayan iletişimleri kaçıracağını bilmesine rağmen, serbest dalgalanan dikkatten ve kendi serbest çağrışımlarından, vazgeçmemeye çalışacaktır. Önemli iletişime bilinçdışı yollardan geçerek ulaşabileceğine güvenecektir.
• Kendisinin analizan için gayet olumsuz yüklenmiş bir nesneye dönüşebileceği bilgisi karşısında geri çekilmeyecek ve yardımcı, destekleyici, mantıklı olma ve kendi kaygısını hafifletme, yani olumlu yüklenmiş bir nesne olma gereksinimi gibi kendi doğal eğilimlerine teslim olmaktan kaçınacaktır
• Analitik ortamda bol miktarda rastlanan, belirsizlik, karmaşık, anlaşılmayan ve söze dökülmemişle çalışmaktan kaçınmayacak ve bunlar devam ettiği sürece o da bu durumun içinde kalacaktır. Eğer bu gün anlayamadıysa ve yorumlayamadıysa, her zaman yarın vardır. Dolayısıyla, bütünleştirici/organize edici yorumlar/anlamalar formüle etme ve bunu analizana, kaygısını taşımada yardımcı olacak ve böylelikle terapötik süreci ilerletecek şekilde sunma konusunda üzerinde baskı hissetmiyecektir.
• Analizanın dış gerçekliğindeki kaçınılmaz büyük müdahalelerden kaynaklanan aktarım dışı yorumları yapma konusundaki baskılara boyun eğmeyecektir, zira mümkün olabildiği kadar seanslarda beliren aktarım dinamiklerine odaklanmaya çalışacaktır.
• Kendini yüz yüze karşılaşmalar ve onların nötraliteden sapmayı gerektiren zorunlulukları için eğitilmemiş sayacak ve dolayısıyla bu gibi durumlar için kendini yeterli hissetmeyecektir. Bu durumlar, olası sözel olmayan ifadelerle ve uzmanın vücudunun görünür varlığı ile, aktarım-karşıaktarım etkileşimini bilinçdışı düzeyde lekeler ve kaçınılmaz olarak kendini ifşa etme anlarını ortaya çıkarır (Trewarthen, 2004). Bu kaçınılmaz olarak oluşacak sapmalardan sonra nötraliteyi tekrar yakalamak için de kendini eğitilmiş saymayacaktır.
• Psikoterapi seanslarının arasında olan, düzenle tekrarlanan altı günlük aralar (ya da eğer tedavi haftada iki gün ise beş günlük aralar) özellikle bunun analitik ortam, çerçeve ve analistin kendi duruşu üzerindeki etkisini düşünmek ve anlam vermek üzerine kendini eğitilmemiş ve dolayısıyla kendini yetkin hissetmeyecektir.
• Kuramsal anlayışı değişmeden psikanalitik teknikteki değişimlerle baş edebilmek için kendini eğitilmiş saymayacaktır.
• Yüz yüze ve az sıklıkta olan seanslarda sessizliğin rol değişimleri konusunda oldukça az bilgisi olacaktır.
• Eğitildiği bilim dalını uygulamaktan alıkonulduğunda kendi kimliğini sorgulamak durumunda hissetmeyeceği gibi yabancılaşma ve engellenilmişlik gibi duygularla da mücadele etmek zorunda olmayacaktır.
Şimdi bir psikanalitik psikoterapi derneğinin hayali bir üyesinin kendisi hakkında ne düşündüğüne bakmaya çalışalım. Olmadığı nedir ve çalışırken (ideal olarak) kendini onlarla meşgul etmediği hususlar nedir:
• Onun amacı sadece hastanın gizli kendiliğini ve bilinçdışını keşfetmek değil, bunun yanında onun nihai terapötik gelişimini ve içsel dünyasının daha sağlam olarak bütünleşmesini sağlamak olacaktır.
• Kendisine analitik alanı hafızasız, arzusuz ve yönsüz bir şekilde araştırma iznini vermeyecektir.
• Kendi analitik duruşunu düzenlemek ve çalışmaya başlamak için -sadece günlük seanslardan ortaya çıkabilen- derin aktarım ilişkisinin kurulmasını beklemek zorunda olmayacaktır.
• Aktarım yorumları onun yegane müdahalesi olmayacaktır.
• Kendisini bilinçdışı manzaranın anlaşılması ve ayrıntılandırılması alanına kısıtlamayacak, yanı sıra bilinçli duygulanımsal görünümlere de eşit vurgu yapmaya çalışacaktır. Dolayısıyla ikisiyle aynı anda çalışmak durumunda olacaktır.
• Analitik nötralite ve analitik sessizlik psikanalitik süreçte verilen mutlakiyet ve özel anlamı taşımayacaktır.
• Hastası için hissettiği ilgi ve endişe duyguları istemeyerek ortaya çıkarsa, endişe duymak durumunda olmayacaktır.
• Kuramsal geçmişi ve okumaları ve aynı zamanda analitik duruşu ve anlayışı psikanalistlerden farklılık göstermemesine rağmen, psikanalizin günlük devamlılığı olan seansları içeren çalışma ortamı ve bunun yarattığı biricik hatta şiirsel özelliği konusunda kendisini eğitilmiş saymayacaktır.
• Diğer süreçlerde olan açık uçlu zaman lüksüne her zaman sahip olamayabileceği gerçeğinden hareketle, belli temalara ve bilinçdışı dinamiklere odaklanması (başlangıçtan beri sürecin üzerinde gölgesi hissedilen erken sonlandırma dahil) sürece zorla belli bir yön vermesi riskini taşıyacaktır.
• Muhtemel hastaların analiz edilebilirliğinin belirtileri, ve tanısal açıdan ruhsal yapıları ile duygusal ulaşılabilirlikleri analiz adaylarından oldukça farklıdır. Bu yüzden, uzmanın kendi ruhsal ve zihinsel ulaşılabilirliğinin, ve karşı-aktarım konumunun (Faimberg, 1992), uyguladığı teknikle birlikte yeniden düzenlenmesi gerekir.
Analitik ilişkinin özünde var olan üçgenliğin bazen psikoterapideki öznelerarası ikilikle yer değiştirdiği söylenebilir. Son makalelerinin birinde Pontalis (2000), Ulysses'in ünlü kurnazlık tarifine bir göndermede bulunmuştur ve psikanalizde “hiç kimse” olunmaya çalışılırken psikanalitik psikoterapide “bir kimse” (diğer insanla karşı karşıya gelen bir insan) olunmaya çalışılır diye yazmıştır. İçinde bulunulan sürecin göreceli doğasını tanımlamada uzmanın karşı aktarımının oynadığı rol son derece hayatidir. Uzmanın tarihsel/eğitim ve kişisel içsel geçmişinden kaynaklanan karmaşık güçlerle birlikte, hastanın bilinçli ve bilinçdışı beklentileri ve uzmanı aktarım canladırmalarına zorlaması (örneğin, yansıtmalı özdeşleşmenin tekrar tekrar kullanılması yoluyla) karşı aktarım konumunun sınırlarını sınar ve sürece şekil verir. Sürecin karakterinin ortaya çıkmasını sağlayacak olan da karşı aktarımdaki bu mücadeledir.
Bütün bunlar oldukça iyi bilinmektedir (Bibring, 1954, Baltt & Shabar, 2004, Frisch, 2003, Churcher & Sedlak, 2001) ve bir bakıma kuramsaldır, fakat örneğin politik ve mesleki kimlik meseleleri gibi dikişlerin altından sızan ek boyutları konu dışı bırakır. Bir çok ülkelerde, iki yaklaşımda da oldukça yüksek kalitede uzman yetiştiren bilimsel cemiyetler ve enstitüler vardır. Bunun yanında psikanalitik düşünüşe karşı düşmanca bir tavrı olanlar ve hatta aynı zamanda hasta ve eğitim için aday kaynağında gittikçe azalma mevcuttur (Frisch, 2003). Kaygı ve güvensizlik açıkça hepimizi etkilemiştir ve bu bilinçdışı olarak belirlenmiş bir fenomen olarak küçük farklılıklar narsisizmini tahrik ve teşvik eder. Hatta bu narsisizm, paylaşılan tehlikeyle başa çıkabilmek için bir araya gelme eğilime karşı durur. Bion, grup dinamiklerini yorumlarken (1961) şunları yazmıştır:
Karşıt gruplara bölünmenin, gelişimi-tehdit edici fikirlere karşı yarattığı savunma bu grupların işleyişinde görülebilir; görünürde karşıdırlar fakat gerçekte aynı sonu teşvik ederler. Bir grup bağımlı gruba katılır...... (ve) kabul edilmiş olan fikirleri acı verici çaba gerektirecek her hangi bir nitelikten tamamıyla yoksun bırakarak popülarize eder ve böylece gelişimin acılarına karşı olan kişinin katılımını sağlar...... Görünürde yeni fikri destekleyen karşı grup, kendi talepleri konusunda o kadar müşkülpesent olur ki kendini çoğaltmayı ihmal eder. Dolayısıyla her iki grup da gelişimsel çatışmanın özü olan ilkel ve gelişmiş olanın acı verici bir şekilde bir araya gelişinden kaçınmış olurlar .
Belirli bilinçdışı bir nesne-ilişkileri düzenini temsil eden bütünleşmenin gerçekleştirilmesi farklı bir bilinçdışı nesne-ilişkileri düzenini temsil eden yukarıda bahsedilmiş narsisizm ile istikrarsız bir dengededir. Bu süreçler bireylerdeki kadar inandırıcı bir şekilde gruplarda da gözlenebilir. Bütünleştirici süreçler gerçeklik-sınamasına dayanır ve “ben neyim?” ve daha da önemlisi “ ne değilim?” ve “ ne yapamam?” ın fark edilmesini ve kabul edilmesini içerir. Benim sınırlarımı kabul etmem, Ötekinin bana değerli olan ve bende bulunmayan bir şeyi sunabileceğini fark etmem ile oluşan içsel bir onarım sürecidir.
Psikanalitik düşünce son derece geniş ve zengindir, kendi içinde o kadar sağlamdır ki bir çok şeyi içine alabilir, ve tek bir gruba ya da tekniğe ait değildir. Yaşama karşı bir duruştur, Sokratik “ exetasis” (sorgu) ya da Bion'cu “K” dan (bilgiye doğru hareket; bilginin aranışı) çok farklı değildir. Hatta canlı ve sürekli değişken nitelikleriyle, statik ve steril olan bilgiye sahip olmaya karşıdır. Psikanaliz ve psikanalitik psikoterapi birlikte aralarında “analitik duruş” ismi verilebilecek ortak alanı tamamlarlar. Freud'un 1922'deki üç bölüme ayrılmış tanımlaması göz önüne alındığında:
Psikanaliz 1) başka türlü neredeyse ulaşılamayan zihinsel süreçleri soruşturma işleminin, 2) (bu soruşturmaya dayanarak) nevrotik rahatsızlıkları tedavi etme yönteminin ve 3) bu yolla elde edilmiş ve giderek yeni bir bilimsel dal bünyesinde toplanan bir dizi psikolojik bilginin adıdır.
Psikanaliz ve psikanalitik psikoterapinin her ikisi de ortak nitelik olarak, üçüncü tanım maddesini güvenli dayanak noktaları ve güçlerinin kaynağı olarak paylaşırken, ayırıcı nitelik olarak, psikanaliz birincisine, psikanalitik psikoterapi ikincisine dayanmaktadır. Psikanalitik psikoterapi değerli, zor elde edilen bilgiyi yeni şartlara uyarlama eğilimi göstermekte ve geniş bir psikopatoloji alanına yayılan farklı ihtiyaçları karşılamak için değişiklikler yapmaktadır. Hatta mahrumiyet ve yorumlama temelli daha eski kuramsal pozisyonun tersine bir dereceye kadar ihtiyaçların karşılanmasına (bu çok sıkı kontrol edilen bir parametredir) izin veren bilinçli karara olanak sağlamıştır. Sonuç olarak, olabildiğince geniş bir hasta popülasyonuna bakabilmek için devletin sağlıkla ilgili hükümleri ve değişen finansal gerçekler tarafından empoze edilen ortam değişimlerini dikkate almıştır. Aynı zamanda gelişimsel psikoloji ve nörobiyoloji gibi ilgili disiplinlerdeki bilimsel bulgulardan da etkilenmiş, böylelikle kendini zenginleştirmiş ve daha fazla geliştirmiştir. Buna karşı, psikanaliz psikolojik olanla değil, psişik olanla ilgilendiği için, eşit derecede önemli olan fakat yukardakilere zıt gelen, bir eğilim gösterir. Psikanaliz, “uyum sağlamayan”ı, beklenmeyen ve alt üst edeni, ruhsal harabenin tarif edilemez alanını ve geriye dönük olarak “burada”ya anlam veren “başka bir yerde”yi anlatır. Kendi kendine yeterli olmasına ve kendi üretme potansiyelinin zenginliğine değer verir ve bunları muhafaza eder. Analistten, onun karşılıklı olarak mantıktan vazgeçme alanlarına gönüllü olarak girmesini gerektirerek, sadece bazılarımızın yapabileceği ve bütün analizanlarımızla yapamayacağımız oldukça büyük taleplerde bulunur. Bizler onun önünde sıklıkla dehşete kapılırız ve ussallaştırmaların ve aşırı basitleştirmelerin arkasına saklanırız.
Psikanaliz “farmakon” dur (hem ilaç hem de zehir anlamına gelen yunanca bir kelime). Eğer psikanalitik psikoterapi tedavi ediciyse, psikanaliz, Freud'un uzak Atlantik kıyılarına getirdiği veba gibi, bir zehirdir. Bundan dolayı psikanaliz eğer birisi ondan korkuyorsa ve ona karşı direniyorsa normalliğin ve akıllılığın işaretidir. Kolay ve populist olan bir psikanalizin imtiyazı kendi fildişi kulesine kapanmış ve dış gerçekliğin zorunluluklarından kopmuş bir psikanalizinki kadar elinden alınmıştır.
Buna rağmen, Grek etiğini ifade eden bir cümleyi, akılda tutmakta fayda vardır:
“ Boştur filozofun sözleri, bir insan kutkusunu tedavi edecek niteliklere sahip değillerse. ”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Psikanaliz ve Psikanalitik Psikoterapi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
TürkMANİA | Türkiye'nin En Seviyeli Forum Sitesi :: Sinema, Tiyatro, Televizyon, Müzik :: Makaleler Ve Yazılar :: Bilimsel Makaleler-
Buraya geçin: