ISPARTA
Genel Bilgiler
YÜZÖLÇÜMÜ: 8,871 km²
NÜFUS: 514,379 (2000)
İL TRAFİK NO: 32
İLÇELER: Isparta (merkez), Aksu, Atabey, Eğridir, Gelendost, Gönen, Keçiborlu, Senirkent, Sütçüler, Şarkikarağaç, Uluborlu, Yalvaç, Yenişarbademli.
İLK ÇAĞLARDA ISPARTA
Isparta'nın ilkçağlardaki tarihi, öncelikle Pisidia bölgesinin genel tarihi akışı içinde ele alınmalıdır. Gerçekte, Isparta ve çevresinde Hititlere ait bazı eserlerin ele geçirilmiş oluşu, bu bölgedeki Hitit hakimiyetine işaret ederse de, Isparta'nın bu devirlerdeki şehir tarihini, tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak mümkün değildir.
Tarihi dönemlerde Hitit egemenliği altındaki bu bölgeye daha sonra İyonlar ve Lidyalılar hakim olmuşlardır. M.Ö. 546 tarihinde Perslerin, Lidya Devletini yenmesi ve Anadolu'ya hakim olmaları ile Isparta, Perslerin üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalmıştır.
Büyük İskender, M.Ö.333 yılında Lidya'yı alarak tarihi Asya seferine başladı. Önce Sagalassus’u alan İskender, daha sonra Dinar’a geçerek Pisidia'nın tamamını ülkesine bağlamış oldu.
Pisidia, İskender İmparatorluğunun parçalanması ile Seleukos'ların hissesine düştü. Daha sonra da Bergama Krallığına bağlandı. Bu Krallığın M.Ö.II.yy’da yıkılmasını izleyen günlerde, Romalılar Anadolu'yu ele geçirmiş oldular.
Ağlasun’un eski önemini kaybetmesinden sonra Isparta, Pisidia Piskoposluğunun (Daha sonra Rum Metropolitliğinin) Merkezi haline geldi.
Roma yönetiminin ikiye ayrılması üzerine Isparta ve çevresi Doğu Roma İmparatorluğuna bağlanmış oldu.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]TARİH ÖNCESİ DÖNEMLERDE ISPARTA
Yörenin yerleşme tarihi paleolitik dönemle başlamaktadır. 1944 yılında Şevket Aziz Kansu döneminde yapılan incelemeler sonucunda, Bozanönü Ovasının ortasında bulunan Kapıini Mağarası, üst paleolitik eserleri vermektedir. Keçiborlu’nun Gümüşgün (Baladız) yakınlarında Prof. Louis’in yaptığı kazılarda, Mezolitik çağına ait “Mikrolit” adı verilen çakmak taşlarına rastlanmıştır.
Tarih öncesi çağın üçüncü dönemi, neolotik devri olmuştur. Bu devire ait Yeniköy (Ş.Karaağaç) Höyüğündeki buluntular bunu doğrulamaktadır. Toprak Tol Höyüğü ve Köşktepe’de rastlanan küp mezarlar ile ele geçen başka buluntular, Isparta’daki yerleşimin Kalkolotik dönemde de var olduğunu göstermektedir. Kalkolotik dönem sonrası Tunç Kültürleri, Pisidia ovasında oldukça yaygın bir biçimde gözlenebilir.
"ISPARTA" ADININ KAYNAĞI:
Isparta adının kökeni hakkında çeşitli görüşler vardır. Böcüzade Süleyman Sami’nin Isparta tarihinde, Meydan Larousse’de Kaamus’ul Alâm’de Isparta adının, Pisidia şehirlerinden Baris’in yerine kullanıldığı ifade edilmektedir.
Diğer bir görüşü ifade eden Turhan Hikmet Dağlıoğlu ile Prof. Dr. Unger, Isparta adının “Baride” kelimesinden geldiğini, bu kelimenin Hititçe, belki de Lidya dilinden gelmiş bir sözcük olduğunu, Yunan göçmenlerinin Anadolu'ya gelmelerinden sonra, Baride adına “Eis” takısını ekleyerek, “İsbarida” dediklerini açıklamaktadırlar. Isparta adının, “Eis Baride” den geldiği, daha sonra bu sözün Türkler tarafından “Isparta” şeklinde kullanıldığı görüşüne, Prof. Osman Turan ve Prof. Ramsey katılmaktadır.
Arap kaynaklarında Isparta adı, Sabarta (İbni Batuda’da) olarak geçmektedir. Bu adın, M.Ö.VII.yy da Karadenizin kuzeyindeki İskitlerce, güneye sürülen Sabardai kavimlerinin İlimize yerleşmeleri sonucu verildiği ifade edilmektedir.