Sessiz Sinema
Sinema alanında başlayan amansız rekabet yapımcıları kitlelerin ilgisini çekecek yeni filmler yapmaya itti. On dakika süren tek makaralık filmlerin yanı sıra birkaç makaralık uzun filmler de yapılmaya başladı. ABD'de orta sınıfa yakın öyküler ve romanlar art arda perdeye aktarıldı ve adları çevresinde efsaneler oluşturulan sinema yıldızlan ortaya çıkmaya başladı.
I. Dünya Savaşı öncesinde Avrupa'da Fransız ve İtalyan sinemaları önde geliyordu. Fransız Ferdinand Zecca
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] daha ABD'de sessiz sinema komedyenlerini derinden etkileyecek komedi türünü (comique) geliştirdi. Louis Feuillader Les vampires (1915; Vampirler) ve Judex'te (1916) hem cinayet korku sinemasını geliştirdi
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hem de seri film uygulamasını başlattı. Bir yandan gene Fransa'da
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sahne oyunlarının karmasıklı sinema uyarlamaları olan sanat filmi (filmi d'art) uygulamaları görüldü. İtalyan sineması ise 1908 ve 19l3'te iki kez çevrilen Ultimi giorni di Pompei (Pompei'nin Son Günleri)
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Quo Vadis? (1912) ve Cabirkl(1914) gibi
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çok sayıda figüranın ve dev dekorların kullanıldığı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] uzunluğu 612 makara arasında değişen destan-tarihsel filmlerle dikkati çekti.
Sinemayı ilginç bir eğlence düzeyinden başlı başına bir anlatım aracı konumuna yükselten en önemli sinemacı Griffith oldu. Söze ve yazıya başvurmadan yalnızca sinemanın anlatım olanaklarıyla izleyiciyi etkileyen
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] duygu ve düşünceleri en çarpıcı biçimde perdeye yansıtan Griffith
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] günümüzde artık klasikleşmiş olan sinema tekniklerini uyguladığı gibi
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] film yapım sürecinin de temel aşamalarını yerleştirdi ve bütün bu aşamaları uyumlu biçimde yürüten yönetmenin önemini ortaya koydu. I. Dünya Savaşı sonrasının yorgun ve yıkık Avrupa'sında sinema alanındaki en önemli gelişmelerden biri
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] savaştan yenik çıkmış olan Almanya'dan geldi. Savaştan sonra özel denetime verilmiş olan UFA adlı şirket öncülüğünde Alman sineması Weimar Cumhuriyeti döneminde (1919-33) altın çağını yaşadı. UFA'nın ilk yapından Ernst Lubitsch'in Madame Du Barry (1919) ve Anna Boleyn'i (1920) gibi gösterişli
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kostümlü tarihsel filmlerdi. Ama Almanya sinema sanatına en büyük katkıyı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Robert Wiene'nin
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Das Kabinen des Dr. Caligari (1919; Doktor Caligari'nin Muayenehanesi) filmiyle başlayan dışavurumcu sinemayla yaptı. Bu filmde mizansenler kahramanlann iç dünyalarını yansıtacak gibi düzenlenmiş
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] mimari
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dekor
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ışık vb öğeler filmin temalarını ve duygu tonlarını yansıtacak biçimde
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adeta plastik bir malzeme gibi yoğurulmuştu. 1920'lerde gelişiminin doruğuna varan Alman dışavurumculuğu
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dünya sinema sahnesine Fritz Lang ve F.W. Murnau gibi iki usta çıkardı. 1925'te iflasın eşiğine gelen UFA
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyük Amerikan film şirketlerinin yardımıyla kurtarıldı ve bu yardım karşılığında Alman yönetmenler ve teknik elemanlar ABD'ye giderek orada çalıştı. Daha sonra Hitler'in iktidara gelmesiyle de çok sayıda Alman sinemacı ABD'ye yerleşerek Hollywood sinemasının estetik temellerini atacaktı.
1920'lerin ikinci yarısında Alman sineması
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] savaşın yarattığı toplumsal çöküntününde etkisiyle
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dışavurumcu psikolojik temalardan
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yaşamı olduğu gibi aktaran gerçekçi filmlere yöneldi. Yeni nesnelcilik (neue Sachlichkeit) adı verilen bu yönelimin en önemli temsilcisi G.W. Pabst oldu.
Savaş sonrasında sinema alanındaki en önemli gelişmelerden biri de SSCB'de ortaya çıktı. Ajitasyon ve propaganda için sinemaya özel bir önem veren Sovyet hükümeti
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dünyanın ilk sinema okulu olan Devlet Sinema Enstitüsü'nü (VGİK) kurdu ve ajitasyon ve sinema sözcüklerinden oluşturulan agitki sözcüğüyle tanımlanan filmlerin yapımına hız verdi. Olanaklar son derece kıt olduğundan agitkiler
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çarlık döneminde çekilmiş eski filmlerin
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yeni yönetimin propagandasını yapacak biçimde yeniden kurgulanmasıyla hazırlanıyordu. Bu zorunluluk SSCB'de kurgu üzerine geniş çalışmalar yapılmasına ve kuramlar geliştirilmesine yol açtı. Lev Vladimiroviç Kuleşov
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] boş kamerayla deneyler yaptı ve yalnızca görüntülerin değişik biçimde sıralanmasıyla çok değişik duygu ve izlenimler yaratılabileceğini ortaya koydu.
Kuleşov'un
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sinemaya önemli estetik katkılarda bulunacak iki izleyicisi ise Sergey Ayzenştayn ve Vsevolod İllaryonoviç Pudovkin oldu. Griffith gibi yaşamı boyunca az sayıda film çekebilen Ayzenştayn
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] algılama psikolojisi ile Marksist diyalektiği birleştiren bir kurgu kuramı geliştirdi ve uyguladı. Pudovkin ise Ayzenştayn gibi diyalektik çatışmaya değil anlamsal bağlantıya dayanan bir kurgu anlayışını savunuyordu. Dönemin bir başka önemli sinemacısı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] görüntülerinin resimsel kusursuzluğu
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şiirselliği ve doğalhğıyla dikkati çeken Aleksandr Dovjenko'ydu. Dziga Vertov ise kurmaca sinemaya karşı çıkarak belgesel görüntülerin düzenlenmesine dayanan sinemagöz (kinoglaz) kuramını ortaya attı ve bu görüşü doğrultusunda
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] KinoPravda (SinemaGerçek) adı verilen ve gerçeği olduğu gibi saptayan bir dizi film çekti.
ABD'de savaş sonrasında film yapımı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dağıtımı ve gösterimi en önemli sanayi dallarından biri olmuş ve çok geniş bir kitlenin ilgisini çeker hale gelmişti. Sinemanın belli başlı türleri de bu dönemde oluştu. Bunlar arasında en çok ilgi göreni komediydi. Mack Sennett'in aaastone Stüdyosu'nda üretilen ve aaastone komedileri olarak tanınan bu filmler Charlie Chaplin
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Harry Langdon
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Fatty Arbuckle
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Mabel Normand ve Harold Lloyd gibi yeteneklerin ortaya çıkmasını sağladı. Örneğin Chaplin ünlü Şarlo tipini bu tür komedilerde yaratmıştı.
1920'lerin başlarında haftada 40 milyon ABD'li sinemaya gidiyordu. Sinemanın yaygın etkisi ve o yıllarda Hollywood'da materyalizm
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sinizm ve cinsel serbestlik yönelimleriyle kendini gösteren Caz Çağı
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] filmlerin denetim altına alınması yönünde tepkilere neden oldu. Hükümetin müdahalesini önlemek için yapımcılar
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (başında bulunan kişinin adıyla) Hays Bürosu olarak anılan Amerikan Sinema Yapımcıları ve Dağıtımcıları adlı örgütü kurdular. Bu büro filmlerde yapılmaması ya da dikkat edilmesi gerekli noktalan belirledi. Sonunda suçluların cezalandırılması koşuluyla genel değerlere aykırı davranışların filmlerde gösterilebileceğine karar verdi. Bu olanaktan en çok yararlanan yönetmen ise
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tarihsel ve çağdaş konulu filmlerinde cinselliğe ve şiddete oldukça yer veren ve gösterişli anlatımıyla dikkati çeken Cecil B. deMille oldu. Alman göçmeni Ernst Lubitsch ise cinsel dokundurmalı komedileriyle öne çıktı. O dönemin Hollywood'unun en aykırı yönetmeni ise Avusturya'dan gelmiş olan Erich von Stroheim'dı. Filmlerinde yerleşik ahlak kurallarını karşısına alarak bu sınırların dışına taşan Stroheim
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yapıtlarının geniş izleyici kitlesi tarafından beğenilmesine karşın
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hem aykırı tutumu
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hem de set ve kostümler için çok para harcaması yüzünden yapımcıların tepkisini çekiyordu.
Sessiz sinemanın son yıllannda ise ABD sinemasında gittikçe artan tekelleşme ve Büyük Bunalım'ın ilk izlerinin belirmesi yapımcı şirketlerin riskten kaçınmalarına yol açtı ve bunun sonucunda Griffith
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Sennett
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Chaplin
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Keaton ve Stroheim gibi yenilikçi sinemacılann stüdyolarla çalışma olanağı iyice azaldı.